AFAD’a (2021) göre afet ‘‘Toplumun tamamı veya belli kesimleri için fiziksel, ekonomik ve sosyal kayıplar doğuran, normal hayatı ve insan faaliyetlerini durduran veya kesintiye uğratan, etkilenen toplumun baş etme kapasitesinin yeterli olmadığı doğa, teknoloji veya insan kaynaklı olay. Afet bir olayın kendisi değil, doğurduğu sonuçtur.’’

Beklenmedik, ani gerçekleşen ve kayıplara neden olan doğal afetlerin çocuklar ve yetişkinler üzerinde sosyal, duygusal ve psikolojik etkileri olmaktadır. Olağan dışı bir yaşantı sonrası verilen tepkiler, normal kabul edilmektedir. Görülebilecek bazı belirtiler:

  • Üzgün, tedirgin, huzursuz, endişeli ruh hali
  • Aşırı gerginlik ve bunu takiben öfke nöbetleri, hırçınlık, davranış değişiklikleri
    • Aşırı irkilme, çocuklarda sürekli ağlama ya da ağlamaklı olma
  • Korku ve umutsuzluk
    • Aşırı ürkeklik ya da korkuların başlaması (yalnız kalma, karanlık, hayalet vb.)
  • İçe kapanma, dikkat ve konsantrasyonda bozulma
  • Önceden keyif alınan etkinliklere ilginin azalması, depresif belirtiler
  • Değersizlik ve suçluluk düşünceleri
  • İştahta değişiklikler (belirgin artış ya da azalma)
  • Kusma, mide şikayetleri ve barsakta hareketlilik
  • Uykusuzluk ya da aşırı uyuma
    • Rüyada olayı tekrar görme, kabuslar ve kesintili uyku
  • Özellikle çocuklarda altına kaçırma, parmak emme, tırnak yeme
  • Yorgunluk, enerji düşüklüğü ya da aşırı aktif olma (ajitasyon)
  • Baş ağrıları, göğüs sıkışması, çarpıntı, titreme, nefes almakta zorluk
  • Ebeveynlerin yanından ayrılmak istememe
  • Oyunlarda sürekli depremi yaşama/canlandırma
  • Deprem hakkında konuşmaktan kaçınma ya da yok sayma
  • Konuşma zorluğu yaşama / kekemelik benzeri tutukluklar

Travmatik olaylara doğrudan ya da yazılı/görsel basın aracılığıyla maruz kalmanın, bu tepkileri tetikleyebileceği bilinmektedir. Bu nedenle ‘‘İkincil travma’’ kavramı önem kazanmaktadır.

İkincil Travmadan Korunma

İkincil travma, travmatik olaya doğrudan maruz kalmadan, olayı yaşayan kişilerden dinleyerek ya da yazılı ve görsel basın aracılığı ile olaya şahit olan, izleyen kişilerin “travmatize” olması anlamına gelir.

Özellikle televizyon programları, haber bültenlerindeki tekrar eden sahneler ve dikkat çekici başlıklar, sosyal medyadaki hızlı fakat güvenilir olmayabilen bilgi paylaşımları, olay yerine ait sıcak video/fotoğraf paylaşımları bireylerin kaygı, korku, umutsuzluk duygularının sürmesine neden olmaktadır.

Çocukları korumak için:

  • Çocukların yanında deprem ile ilgili konuları konuşmaktan kaçınmayın. Konuşmanın dehşet verici detaylar içermemesine dikkat edin.
  • Olayların takip edildiği televizyon ve haber programlarını çocuklarınızın yanında izlemeyin.
  • Sosyal medya kanallarında paylaşılan fotoğraflar, videolar ve içerikleri çocuklarınızdan uzak tutun.

Ne Yaşadık?
Nasıl Hissediyoruz?

  • Çocuklar ne yaşadıklarını ilk başta anlamlandıramadıklarında, soracak uygun soruyu da bulamayabilirler. Yaşanan olayı ‘‘şu anda biraz sallanıyoruz, ben seni şimdi kucağıma alıyorum daha hızlı yürüyebilmemiz için, evden dışarı çıkacağız’’ şeklinde uygun kelimelerle ifade etmek karmaşık düşüncelere ve dehşet duygusunu ertelemeye ya da engellemeye yardımcı olur.
    • Sallanıyoruz: ‘‘deprem’’ kelimesi olumsuz duyguları daha hızlı tetikleyeceğinden ilk aşamada kullanmamak daha uygundur.
    • Hızlı yürüyebilmek için: ‘‘koşarak kaçmak’’ fikri yerine hızlı yürüyeceğiniz beklentisini çocuğa önceden vermek için.
    • Evden dışarı çıkacağız: ‘‘ne yapacağız, nereye gideceğiz?’’ sorularını önceden cevaplamak için.
  • Olayı ‘‘Geçti, bak bitti’’ diyerek kapatmak, çocuğu belirsizlik duygusu ve anlamlandıramadığı düşünceleri ile baş başa bırakacaktır. Olayı ebeveynlerin de sakin olduğu anlarda konuşmak önemlidir.
  • Çocuklar olaya dair tekrar tekrar sorular sorabilir. Ebeveynin kısa, net, çocuğun anlayabileceği düzeyde, basit fakat çocuğu tatmin edecek bilgiler vermesi önemlidir. Ebeveynin nasıl cevaplayacağını bilmediği sorular için çocuktan sorunun cevabını düşünmek/bulmak için zaman istemesi, soruyu önemsediğini hissettirmesi, en yakın zamanda ise sorunun uygun cevabıyla çocuğa geri dönmesi önemlidir.
  • Yaşanan olay ile ilgili çocukla konuşmak çocuğun kaygısını, korkusunu, yasını paylaşmasına yardımcı olacaktır. Ebeveynin de zaman zaman bu duyguları hissettiğini, güvende olmak için yaptığı şeyleri (şimdi sıcak çadıra gidiyoruz, yardım ekibinden yardım istedim vb.) somutlaştırarak anlatması hem çocuğun duygusunu normalleştirecek hem de yetişkinin yetişkince güçlerini kullanarak güvenlik sağladığını hissettirecektir.
  • Duygularınızı gerçek üstü düzeyde iyi göstermeye çalışmak çocuğu daha çok kaygılandıracak, anlam karmaşasına yol açacaktır. Çocuklar ebeveynleri onlar farkında değilken de onların yüz ifadelerini, ses tonlarını ve tepkilerini izlerler. Yaptığınız açıklamalar çocuğun gözlemle kaydettiği bu bilgiler ile tamamen uyumsuz olursa çocuğun kafasını karıştıracak, korkutacaktır.
  • Olayın dehşetinin içinden çıkamayan (ayakta durmakta zorlanan, bağırarak ağlayan, fiziksel ya da duygusal olarak acı çeken) yetişkinin ise yalnızca duygusunu paylaşmak adına çocukla iletişimde kalması doğru değildir. Öncelikle kendisinin sakinleşmesi gerekir. Çocuğu daha sakin birilerine yönlendirmeli ya da çevredeki diğer yetişkinler durumu fark ettiğinde çocuğu bu yetişkinden yumuşak bir geçişle kendi yanına almalıdır.
  • ‘‘Ağlama’’ hiçbir durumda kullanılmaması gereken bir telkindir. Yoğun duyguların regüle edilebilmesi, fiziksel ve duygusal rahatlamanın sağlanabilmesi için ağlamak sağlıklı bir tepkidir.
  • ‘‘İyiyiz, buradayım, birlikteyiz, yanındayım’’ demek, sarılmak ve fiziksel temas bir başka regülasyona yardımcı yöntemlerdendir. Çocuğun fiziksel olarak güvende olduğunu, sarıldığını hissetmesi ve aynı anda bunu duyması onu rahatlatacak, tanıdıklarıyla birlikte ve güvende olduğunu hissettirecektir.
  • Nefes egzersizleri vb. farkındalık temelli çalışmalar bazı çocuklar için işlevsel olabilecekken bazıları için ise içsel yaşantıyı olumsuz tetikleyen uygulamalar olabilmektedir. Deprem sonrası nefes çalışmaları enkaz ile eşleşebilir ve çocuğa güvensiz hissettirebilir. Bu tip durumlarda ısrar edilmemelidir.
  • Olumsuz durumları yaşamak, tekrar olumlu deneyimler olmayacağı anlamına gelmez. Çocuğun geleceğe dair umudunu artırmak kritik önem taşır.
    • Bir yapbozu bozup tekrar yapmak gibi, aslında yıkılan güzellikler tekrar bir araya getirilebilir (Umut / Başa çıkma yöntemleri bulunur).
    • Bunu hep birlikte yapacağız, ben her şeyin düzelmesi için sana ve bize yardım edeceğim (Yalnız değilsin, bana güven / Sosyal Destek).
  • Çocuğun birincil derecede yakınlarında kayıp var ise, çevresindeki şiddetli yıkıma şahit olmuşsa; tepkileri de daha şiddetli olabilecektir. Korku ve kaygıyı daha şiddetli hissedebilecektir. Bu çocukların daha uzun süreli güçlükler yaşayabilmesi olasıdır.
  • Akut durumlarda normal kabul edilen bazı tepkilerin süreç içerisinde azalarak sönmesi beklenir. Olayın etkilerinin geçmeye başladığı, normal yaşama dönüşte; hala duygu ve düşünceleriyle baş etmekte zorluk çektiği fark edilen çocukların, uzmanlar tarafından destek alması önemlidir. Korku ve kaygının şiddetli düzeyde sürmesi, davranış bozukluklarına da neden olabilecek ve yaşam boyu psikolojik iyi oluşu da engelleyecektir.

Sorularını Cevaplayın – Sormadan Hatırlatın

  • ‘‘Ben hep senin yanında olacağım / ben yemek alıp hemen geleceğim’’ şeklinde çocuğunuzun size ihtiyacı olduğunda yanında olacağınız konusunda güvence verin ve bunu sıkça yapın.
  • Yukarıda belirtilen travma sonrası tepkilerini fark edin ve ‘‘korktuğun/üzüldüğün için böyle yaptığını biliyorum, gel birlikte sakinleşelim’’ şeklinde durumu ele alın.
  • Günlük yaşamı mümkün olduğunca normal tutmaya ve her zamanki rutinleri sürdürmeye çalışın. Stres altındaki çocuklar rutinleri rahatlatıcı bulurlar.
  • Çocukların olumsuz yaşantılar sonrasında bu olaya dair suçluluk düşünceleri, olaya kendisinin sebep olduğuna dair inançları olabilir. Yaşanan hiçbir durumun onun suçu olmadığını kesin olarak söyleyin, zaman zaman tekrarlayın.
  • Yaşanan olay ile ilgili bir oyun kurabilir, sevdiği oyuncaklar ile durumu hikayeleştirebilir veya resim çizebilirsiniz. Okul öncesi dönemindeki çocuklarda olayları ve kavramları somutlaştırıyor olmak çocuğunuzun yaşadığı şeyi daha kolay anlamlandırmasına yardımcı olacaktır.
  • Çocuğunuza nasıl hissettiğini sorun. İlgiyle dinleyin. Duygusunu isimlendirmekte zorlanıyorsa yaşadığı şeyi netleştirmesi için yardımcı olun. ‘‘Bu korkuya benziyor mu?, Ellerini sıktığını fark ettim, bu neden olabilir?, Ben en sevdiğim kazağımı alamadığımı fark ettim, sen de evde kalan oyuncaklarını merak ediyor musun?’’ gibi onun önemsediği şeylere değer veren, bedenini fark etmesini sağlayan, düşüncelerini netleştirmesine yardımcı olacak sohbetler açın.

Depremi Tanıtın

  • Tüm bunlardan önce çocuğunuzun afet öncesi zamanlarda deprem ile ilgili bilgilendirin. “Yat/Çök – Korun/Kapan – Tutun” hareketi, evde ve okulda tespit edilen emniyetli yerlerde çocuklara uygulamalı olarak gösterilmelidir. Çocuklara farklı mekanlarda yaşanabilecek depremlerde ne şekilde davranmaları gerektiği öğretilmelidir (farklı binalar, açık alan, deniz kenarı vb.). Böyle durumlarda korku ve endişe duygularını yaşayabileceğimiz hatırlatılmalıdır.
  • Güvenli alanların tespit edilmesi, uygulamalı olarak tekrarlanması, çocuğun korku ve kaygıya karşı güvenli alanlarının olduğunu vurgulayacaktır. Afetin gerçek olduğu süreçte de hatırlanabilecek ön bilgi sağlanmış olacaktır.

MİA Anaokulları
Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Birimi

Arkadaşlarınızla paylaşın!