Gelişim ne değildir?

Gelişim, döllenme ile başlayıp yaşam boyu devam eden içinde yapım ve yıkımları, ilerleme ve gerilemeleri de barındıran bir değişim örüntüsüdür. Gelişim, çok boyutlu olması nedeniyle biyolojik, bilişsel ve sosyal-duygusal alanlar olmak üzere farklı bileşenlerden oluşur. Gelişimin kendisi de değişme kapasitesine sahiptir ve gelişim bu nedenle esnektir.

Gelişim tarihsel, ekonomik ve kültürel birçok bağlamsal faktör ile farklılaşır. Kalıtım ve hormonlar gibi biyolojik etkenler, aile, ebeveyn tutumu, kültür, sosyoekonomik düzey, toplumsal cinsiyet rolleri, sosyal politikalar ve doğum öncesi-sırası-sonrası yaşanan olaylardan etkilenir.

Gelişim bir bütündür ve fiziksel, bilişsel, sosyal-duygusal, dil gelişimi olmak üzere tüm gelişim alanları aslında iç içedir. Birbirlerinden bağımsız değişim göstermezler. Örneğin, bir çocuğun konuşmasında dil damak yapısının olgunlaşması gibi biyolojik faktörler etkiliyken aynı zamanda çevre, çocuğun çevreden aldığı sözel uyaran düzeyi de dil gelişimi üzerinde etkilidir.

Gelişim aşamalıdır ve kendine özgü bir sırası vardır. Hiç kimse emeklemeden koşmaz. Ancak gelişim bireysel farklılıklar da gösterir. Her çocuk aynı anda yürümez veya aynı anda konuşmaz.

Gelişim Yalnızca Yapımları Değil Yıkımları Da İçerir!

Gelişimi, bir tohum ektim sonrasında fidana ve nihayetinde ağaca dönüştü diye tanımlamak uygun olmayacaktır. Çünkü gelişim sürekli bir ilerleme ve büyüme halini temsil etmez. Hatta içinde gerilemeyi de barındırır. Hepimiz doğduğumuzda yüzme refleksine sahip iken, bu refleks zaman içinde geriler ve sonradan öğrenmemiz gereken bir duruma dönüşür.

Gelişim, Bir Tırtılın Kozadan Kelebek Olarak Çıkması Gibidir!

Tırtıl kozaya girdiğinde belirli bir sıcaklığa ve süreye ihtiyaç duyar. Kozanın içinde yaşadığı gelişim sürecinden sonra ise artık tırtıl değil, kelebektir. Tümüyle bir değişime uğramıştır. Kelebek tırtılın bir üst versiyonu olmaktan ziyade onun dönüşmüş, gelişmiş ve farklılaşmış halidir. Ebeveynler de çocuklarının gelişimini bu perspektiften değerlendirmelidirler. Ellerinde kalıplaşmış bir yapılması gerekenler listesi varmış gibi hareket etmek yerine çocuklarının ihtiyaç takibini yapmalıdırlar. Çocuklarının gelişimini, tohumun ağaca dönüşmesi süreci şeklinde ele alan ebeveynler, her bitkinin suya, toprağa, güneşe ihtiyacı vardır gibi ezbere bir bilgi ile hareket edecek ve bireysel farklılıkları gözden kaçıracaklardır.

Ancak çocuklarının gelişimini, tırtılın kozadan kelebek olarak çıkışı şeklinde yorumlayabilen ebeveynler, kozaya dokunmadan, müdahale etmeden çocuklarının gelişimlerine eşlik etme şansına sahip olacaklardır.

Ebeveynler çocuklarının gelişim sürecine nasıl destek olmalıdır?

  • Çocuklarının doğal gelişim seyrini, müdahaleci veya koruyucu olmadan destekleyici bir tutum içinde rahatlatmalıdırlar.
  • Gelişimin esnek olduğunu, bireysel farklılıklar gösterebileceğini unutmamalı ve çocuklarını kıyaslamamalıdırlar.
  • Çocuklarının gelişim alanlarını destekleyecek farklı materyaller ve çevreler ile temasına uygun alan hazırlamalıdırlar.
  • Çocuklarını kendilerinin bir uzantısı olarak görmeyerek bireyselleşmelerine müsaade etmelidirler.

Özetle gelişim, sürekli ivme kazanan bir büyüme hali değil, içinde krizleri ve durağanlığı da barındıran bir süreçtir. Gelişim krizlerini, gelişimin kendisi adına bir fırsata çevirmek için ilk yapılması gereken bunu hatırlamaktır.

Çocukları için bir pupa dolabı olabilen destekleyici ebeveynlere çokça sevgi ve saygılarla…

Uzman Klinik Psikolog
Ilgın ÇAKMAK
Mia Emirgan Okul Müdürü

Arkadaşlarınızla paylaşın!